TESLA'NIN KUTUSU / ASİYE KORAY BENDON

Önce şimşek, sonra gök gürültüsü... Ve ikisinin arasında bana bir sır hatırlatıldı. Küçük bir çocuktum ve fırtına vardı. Fırtına boğuk sesiyle bana bir şey demişti: “ Beni yakalamayı dene,” idi galiba söylediği ve sonra kardeşim için yaptığı gibi kulağıma eğilmişti. Fısıldamak için.  Onun ağzıyla kulağım arasında sıcak, nemli bir tünel vardı. Fırtına konuşmaya başladı. Fırtına’nın ne dediğini öğrenmek ister misin?

Fırtına’nın ne dediğini öğrenmek ister misiniz gerçekten? Ya da bulutların, yağmurun, dalgaların, ışığın…
Peki, siz hiç fırtınayı, rüzgârı, dalgaları, ışığı yakalamaya çalıştınız mı?  Mutlaka çalışmışsınızdır. Her birimizin her zaman yakalamaya çalıştığı bir şeyler vardır.  O ise hayatının neredeyse her saniyesini fırtınanın ardında ve onunla fısıldaşarak yaşamış bir bilim adamı:  Onun adı Nikola Tesla.

Bilim dünyası dışında kalanlar için adı o kadar bilinen bir bilim adamı değil Tesla.  Einstein, Edison, Marconi’yi herkes bilir de, Tesla’yı ne kadar azımız biliriz.

Halbuki o, Samantha Hunt’ın kitabında söylediği gibi,  olasılıkla insanlık tarihinin en büyük dehası.  Olasılıkla insanlık tarihinin en şerefsiz hırsızlığına da, hem de defalarca maruz kalmış bir deha.

Kendini ne zaman düşkün, yalnız ve parasız hissetse, aklından geçirdiklerine engel olamaz:
“Marconi, sen bir hırsızsın”

Zihniyle radyo dalgaları yayabilmeyi düşleyerek, bu cümleyi tekrarlayıp durdu.  Gözle görülmez dalgalar başından çıkmaya başlayıncaya kadar odaklandığını, sülük ve eşek gibi kelimelerle yüklü dalgaları Marconi’ye gönderdiğini hayal etti.  Çünkü o Tesla’nın patentlerini çalmıştı. Radyo denilen icadını çalmıştı. Ününü çalmıştı…
Ama bir dakika…

Tam da bu noktada, “İkimiz de aslında ünü hak etmemiştik ki,” der Tesla.  Çünkü ona göre buluş kimseye ait değildir ki!   
“Buluş, insanın sahiplenebileceği bir şey değildir”  diye düşünür.
İşte,  o  böylece feragat eder. 

Eğer biyografi okumayı sevenlerdenseniz ya da bilim tarihi ilginizi çekiyorsa veya bir döneme tanıklık eden kitaplar size keyif veriyorsa,  Hotel New Yorker’daki oda hizmetçisi Louisa’nın heyecan verici tanıklığı eşliğinde  eksantrik Sırp göçmen Tesla’nın hayatını konu alan bu romanın da sizi anında içine çekeceğini söyleyebilirim.

Bu arada,  eğer limanlardan ziyade, yolculuğun kendisi sizi heyecanlandırıyorsa,  Samantha Hunt’ın kitabı nereye gittik, nerelere uğradık gibi  sığ sularda kalmıyor.  Tesla’nın hayat yolculuğu zaten başlı başına tutku dolu.

Türkçeye Tesla’nın Kutusu adıyla çevrilen  ‘’The Invention of Everything Else”  kitabı, arka kapakta yazdığı gibi;
Davet var.
Hayat var.
Alışılmadık aşklar, 
Çılgın düşler var.
Gerçekler var.
Bilim, felsefe ve tarihle dolu bir edebiyat festivali var.
SEN     KATILANA     KADAR      YOK.

Son bir şey daha;  Bence Edison’un ona hâlâ 50 bin dolar borcu var.  Aynı fikirde misiniz? 


Tesla'nın Kutusu
Samanta Hunt
Çeviren: Cihat Taşçıoğlu
April Yayınevi

0 yorum:

Yorum Gönder